Sanki memleket güllük gülistanlıkmış, herkes iş, aş, eş, özgürlük, adalet, mutluluk bulabiliyormuş gibi ortalık bebek arabası dolu. Yazık değil mi o çocuklara?

Anneler Günü’nde Anne olmayı sorgulamak lazım. Biraz sert yazacağım.

O çocuğu doğurmadan önce onu mutlu edip edemeyeceğinizi; karnını doyurup doyuramayacağınızı, iyi bir eğitim ve gelecek verip veremeyeceğinizi sorgulayın ve bu soruların yanıtları yoksa bir zahmet çocuk yapmayın!

Üremek zorunda değilsiniz, insansınız; buna siz karar verebilirsiniz. Hormonlarınız tavan yapmış olabilir.

Sevişmeyin diyen yok.

Sevişin ama önlemini alın, çocuk yapmayın!

Hayvanlar, bunu düşünemiyor. Sokakta yaşıyorum, çocuğuma bakamam diyemiyor, ama siz insan olduğunuzun bilincindeyseniz buna karar verebilir, çocuğunuza güvenli bir gelecek veremeyecekseniz çocuk yapmayabilirsiniz.

Bu kadar öfkeli olmamın, sert ve acımasız olmamın nedeni, ülkenin içine düştüğü ekonomik, siyasal ve sosyal sıkıntıların en büyük acısını çocukların çekiyor olması!

Onlara kimse doğmak ve bu koşullarda yaşamak isteyip istemediklerini sormadı.

Hayata gelmeleri bir yumurtanın yolunu şaşırmış bir sperm tarafından döllenmesi yüzünden gerçekleşti. Ne anne babasını, ne evini, ne ülkesini, ne dinini, ne coğrafyasını o seçmedi, seçemez!

Gazze’de doğmuş olsaydı, bir bombayla ölme ihtimali yüksek olacaktı. Türkiye’de doğduğunda yaşadığı şehir, ailesinin gelirine göre karnı doyacak.

SEÇME ŞANSLARI YOK

İstanbul’da Fatih Çarşamba’da doğan bir kız çocuğuysa üç yaşında bile başı örtülecek, Bağdat Caddesi’nde doğduysa şortla gezecek. Erkek çocuğuysa 13’ünde çırak verilecek, ya da 18’inde altına spor otomobil çekilecek.

Eğitim almak için sınavlar, sınavlar, sınavlardan geçecek, ama eğitimi bir işe girmesine yaramayacak. Bir eğitim fakültesine kapağı atabilmişse atanamayan öğretmen olarak kalacak. Bu ülkenin az sayıda kalmış gayrimüslim ailelerinden birinde doğmuşsa ya baba mesleğini seçecek, esnaf, serbest meslek sahibi olacak, ya da avukat, doktor gibi özel işlerde çalışacak.

O kadar çok örnek verebilirim ki, bu ülkede doğan bir çocuğun mutsuz olması için, saymaya dijital ortam bile yetmez! Ama memleket güllük gülistanlıkmış, herkes iş, aş, eş, mutluluk bulabiliyormuş gibi ortalık bebek arabası dolu!

Yetmiyor, istatistikler tehlike çanları çalıyor diye 25 yılda insanları canından bezdirenler bas bas bağırıyor: nüfus yaşlanıyor, gençler çocuk yapmıyor, doğum hızı düştü, aman çocuk yapın!

Üç çocuk diye parmak sallaya sallaya bir hal oldular, şimdi yetmedi, beş çocuğa çıkardılar. Onları dinleyip de üç çocuk yapanlar, o çocukların ucuz işçi olarak kullanılmak için istenildiğini anlayabilmiş midir acaba?

ORTA SINIF BİTTİ

Bu iktidar döneminde yaşanan hayat pahalılığından ve orta sınıfın yok olup, piramidin tepesinde bir küçük azınlığın iyice semirdiğini ve geri kalanların yoksullaştığını bir tek gerçek ortaya koyuyor: yetersiz ve kötü beslenmeden çocukların boyu kısaldı, bodur kalıyorlar!

Et ve protein alamadıkları için millet zorunlu vejetaryen oldu!

Pazara bile çek çek arabasıyla gidilmiyor artık, içini dolduramadıkları için. Et yemekten vazgeçmiş ahali, yakında sebze meyve de yiyemeyecek, soğan ekmeğe kalacak.

Çiftçiyi, hayvan üreticisini destekleyip üretim yaptırmak yerine ithalata yol açan ekonomi politikaları yüzünden hepimiz ete hasret kaldığımız gibi maydanoza bile hasret kalabiliriz.

FAKİR AMA ÇOCUKLU

Ama hala çocuk yapıyorlar!

Orta sınıf akıllandı, ne evleniyor, ne çocuk yapıyor.

Çünkü artık fakirler.

Özel okula verdikleri çocuklarını geri alıp devlet okuluna veriyorlar.

Ama eskiden fakir olanlar artık daha da fakir, fakat fakirlik kader ya, çocuk yapmaya devam. Beslenme çantaları boş. Anneler çocuklarını markete ya da pazara götürdükleri zaman kulaklarını tıkıyor; çocuk görüyor istiyor.

Alamıyorlar.

Ama hala bebek arabaları otobüslerde. Anne kart sahibi genç kadınlar bebek arabalarıyla otobüse bedava biniyor ya, her yerdeler.

Üç değil, bir çocuk bile yapmayın, bakamıyorsunuz. Okutamıyorsunuz. İş bulamıyorlar. Bir de şiddet:

Bu ülkede manyak babalar çocuklarını öldürüyor. Uyuşturucu kullanan erkek müsveddeleri sevişmek istediği kadının çocuğu ağladı diye onu öldürmekten beter ediyor. Sokaktaki çocuklar da başka çocukları öldürüyor!

HAK ARAYAN İÇERDE

Çocuklar büyüyüp de hak arayınca dayak yiyor. Çocuklar tutuklanıyor. Çocuklar hapis yatıyor. Çocuklar hapisten çıkamıyor!

Ülkede işler rayına oturana kadar çocuk mocuk yapmayın!

Sevişecekseniz sevişin ama, mutsuz, aç kalan, dayak yiyen çocuklar dünyaya getirmeyin!

Anneler Günü’ymüş. Çocuklar hapisteyken anneler günü kutlanabilir mi?

Ekrem Başkanın da annesi kutlayamıyor, Esila’nın annesi de, Ahmet Minguzi’nin annesi de, Sıla’nın annesi de…

Annenize ne hediye aldınız?

Fırın? Börek yapsın size diye mi?

Bu ülke, bu dünya, çocukları hak ettikleri gibi yaşatmayı becerene kadar çocuk mocuk yok.

Anneler Günü’ymüş. Annenize hediye alın diye mutfak aleti pazarlıyorlar büyümüş çocuklara. Hay sizin…