Gömleğin tenine temas etmediği, altında bir şey olduğu belliydi. Nitekim öyleymiş. Bu önlemler daha da sıkılaştırılmalı. Özgür Özel daha da iyi korunmalı.
Bugün elini kullanan katil yollayan yarın o ele bir silah da verir. Nitekim Özgür Özel’i otobüsün üzerinde karanlığın içinde üzerine yöneltilmiş ışıklarda bembeyaz gömleğiyle görünce NE KOLAY BİR HEDEF diye yüreğim ürperdi. Dikkatli baktıkça gömleğin kolalı gibi dik durduğunu uzaktan bile anladım. Tenine temas etmediği, altında sert bir şey olduğu belliydi. Nitekim öyleymiş. Bu önlemler daha da sıkılaştırılmalı. Özgür Özel daha da iyi korunmalı.
Her sabah yeni bir bombayla uyandığımız için bir önceki akşamı yazmaya fırsat kalmıyor ama ne heyecanlı ülke: Yeni Zelanda’da olsak, çiçek böcek…
Çarşamba gecesi Beyazıt Meydanı’nda, İstanbul Üniversitesi’nin yüz küsur yıllık kapısının önündeydik. Tiyatro dekoru gibiydi o canım kapı. Beyazıt Meydanı da çok güzel olmuş, eline sağlık Ekrem Başkan'ın.
Burası otoparktı, daha önce de o meydanda toplanılmasın diye otoriter rejimlerin belediyeleri her türlü engelle aşılmaz yapmıştı meydanı. Oysa o meydan her türlü eyleme tanık olmuş bir meydan. Sadece kapısı değil tarihi olan, o meydanın anıları tarih! Hemen karşısındaki camiiden Cuma namazı sonrası çıkıp gelen mürteciler de eylem yaptı, Deniz Gezmiş ve arkadaşları da. Üniversiteye alınmayan başörtülü kız öğrenciler de eylem yaptı, Dev-Gençliler de. Çarşamba gecesi de Ekrem İmamoğlu’nun o kapıdan içeri girip de eğitim görerek aldığı diplomasının iptal edildiği mekan olduğu için DİPLOMAYA SAHİP ÇIKMA toplantısıydı.
ÖĞRENCİ DAYANIŞMASI
Meydana akşam 20.00’de gittiğimde önce moralim bozuldu; meydan çok büyük, kalabalık dağınık ve az görünüyordu. Sonradan anlaşıldı ki, otobüslerle ve grupla gelenler Vezneciler tarafından içeri girerken yoğunluk olmuş ve giriş tıkandığı için meydan boş kalmış. Sonra gençler, öğrenciler geldi, İstanbul Üniversitesi, Yıldız Teknik, Koç Üniversitesi öğrencileri, Öğrenci Dayanışması Grubu altında toplanan diğer üniversitelerden binlerce öğrenci! O öğrenciler öyle güzel konuşmalar yaptı ki, göğsümüz kabardı: konularına hakim, diksiyonu düzgün, kitleye hitap etmesini bilen, içlerinde birer lider tohumu barındıran üç genç dinledik: merak edenler instagram hesabımdan bakabilir kısa videolarına. Talepleri net ve haklıydı: gösteriler sırasında tutuklanan ve halen içeride olan bütün öğrencilerin salıverilmesi, sınav haklarının saklı kalması ve eğitimlerine devam edebilmeleri ilk talepleriydi. Elbette anayasal güvencede olan gösteri ve ifade haklarının da tanınması! Hele birinin “Dikkat Dikkat: Öğrenciler konuşuyor!” anonsuyla polisin anonslarına gönderme yapması çarpıcıydı.
MİTİNGİN KATILIMCILARI
İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, çok iyi bir örgütleyici görünüyor. 39 ilçeden örgütler flamaları ve gömlekleriyle alandaydı. Sendikalar, sol partiler de gelmişti. Feminist kızlar da. CHP’nin düzenlediği mitinglerde, yürüyüşlerde olmayı seviyorum:
Tek başıma gidiyorum, tek başıma geliyorum, hiçbir güvenlik sıkıntım yok. Gelenler düzgün insanlar, kalabalıkta ne taciz, ne itiş kakış, ne kavga gürültü, ne kıskançlık var. Aynı niyet ve fikre sahip insanların birbirine dostane, saygı ve sevgiyle yaklaşımı, çarpanın bile özür dilediği bir topluluk!
Kadınlar, hele yaşlı kadınlar ne kadar çok. Öğrenci, emekli, eğitimci, mavi yakalı, alt gelir grubu çoğunlukta. Üstü başı marka, zenginleri görmeyi beklemiyorum da, belirtisi bile yok!
Sloganlar topluca, istekle, hırsla atılıyor. Çünkü herkes HAK HUKUK ve ADALET istiyor. Toplantı bittikten sonra herkes efendi gibi dağılıyor, yerlerde çöp bile kalmıyor. Toplama mitinglerde gördüğümüz gibi kumanyasını harçlığını alıp erkenden, arkadan tüymüyor kimse!
ÖZGÜR ÖZEL’İN İŞİ ZOR!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı adayı gösterdiği İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve bütün kurmaylarını Silivri’ye kaptırmış, ne anayasa, ne yasa dinleyen bir iktidara karşı muhalefet partisi başkanı olarak çok zor bir görev yapıyor. Anketler her ne kadar birinci parti olduğunu, halkın desteğini arkasına aldığını ve bugün seçim olsa birinci çıkacaklarını gösterdiği için her türlü engellemeye maruz kalan partisini ayakta tutmak kolay değil. Bugün bir gece önceki diploma toplantısının konuşulması gerekirken iktidar Ekrem İmamoğlu’nun sosyal medya hesabını kapattırıyor: gerekçe her zamanki gibi komik ötesi. Hesabını kendisi kullanmıyormuş! Sahi mi? Silivri’de internet ve telefon ulaşımı olmadığını, Ekrem Başkanın her türlü iletişimi günde 4 kez görüştüğü avukatları sayesinde yaptığını bilmiyoruz sanki? Başkanı olduğu terör örgütünü oradan yönetiyormuş. O terör örgütü ile ilgili hiçbir şey bulamadılar ki hala yalancı tanık, korkutarak sahte itirafçı bulmak için uğraşıyorlar. Ne güzel dünya, önce tutukla, sonra suç ve delil uydur. Bulamasan da dert değil, suç sende değil ama adalet senin elinde, polis senin elinde, ordu senin elinde, hatta medya senin elinde! Yalan haber sende, jamer taşıyan valizlere para dolu diye üfürmek sende.
SUİKAST KORKUSU
Hatta hatta, Derin Devlet sende. CHP Genel Başkanına itibar suikasti düzenlemek sende. Kendi evlatlarını öldürmüş bir katili, başkanın çıkacağı kapının önüne dikip tokat attır yüzüne! Eline uyduruk bir ifade tutuştur, sapır sapır dökülen, inanmamızı bekle. Kimse inanmadığı gibi Özgür Özel de inanmamış: “Mektubu aldım, ama ciddiye almadım.” Dedi. Oysa ciddiye alınması gerekiyor. Bugün elini kullanan katil yollayan yarın o ele bir silah da verir. Nitekim Özgür Özel’i otobüsün üzerinde karanlığın içinde üzerine yöneltilmiş ışıklarda bembeyaz gömleğiyle görünce NE KOLAY BİR HEDEF diye yüreğim ürperdi. Dikkatli baktıkça gömleğin kolalı gibi dik durduğunu uzaktan bile anladım. Tenine temas etmediği, altında sert bir şey olduğu belliydi. Nitekim öyleymiş. Bu önlemler daha da sıkılaştırılmalı. Özgür Özel daha da iyi korunmalı.
EKREM BAŞKAN NE DEMİŞTİ?
Bizim diploma peşinde koştuğumuz gece, iktidarın ampul zekalıları da Beyazıt Meydanı’nda toplanan kalabalıktan rahatsız, o kalabalık, Ekrem Başkan çağırdı diye geldi madem, o zaman çağırmasını engelleyelim demişler. X hesabına engelleme getirmişler! Oysa bir hesabı toptan kapatma sebebi bu olamaz. Paylaşımda bir suç unsuru var ise o paylaşımı kaldırtırsın. Neymiş o 24 Nisan’daki suç unsuru oluşturabilecek ifadeler: Ya Adalet, ya Sefalet. Önümüzde başka seçenek yok. İmamoğlu, çok içine oturduğu belli olan nezaretten de şikayet ediyor bu paylaşımda: “Pislik içindeki nezarette günlerce bekletildiği”. Söylenen o ki Ekrem Başkan nezarette beklerken “Burası çok bakımsız, çok pis, bize verin de biraz düzeltelim!” diye şikayet etmiş! Hatta ondan sonra gözaltına alınıp o nezarette bekleyen birisi “Başkan tepkinizden utanmışlar ki nezareti temizliyorlar, boya badana yapıyorlar” diye yazmıştı, serbest bırakıldıktan sonra. Ekrem İmamoğlu nasıl bitiriyor 24 Nisan’da avukatlarının ve onların avukatlarının tutuklanmasına karşı paylaşımını: Kimsiniz siz, kime ve niye hizmet ediyorsunuz, kimden öğrendiniz bu usülleri? Milletime sesleniyorum, şikayetçi olun, susmayın ve sesinizi yükseltin!”