Son yerel seçimden birinci parti olarak çıkan Ana Muhalefet Partisi CHP iktidara yürüdükçe sadece 25 yıldır iktidarda olan Cumhur İttifakı’nın boy hedefi olmakla kalmadı. Rakibini yenemeyeceğini anlayan Cumhur İttifakı’nın ömür boyu başkan adayı Erdoğan, kendi diplomasının sorgulandığını unutmuş gibi önce İmamoğlu’nun diplomasını iptal ettirdi, sonra sudan gerekçeler ve gizli tanıklar, uydurma dosyalarla Silivri’ye attırdı, yetmedi bütün kurmaylarını ve ilçe başkanlarını da sabah baskınlarıyla toplatıp tutuklattı.
Halk neredeyse yekvücut olmuş bu haksız, hukuksuz, adaletsiz uygulamalara karşı meydanlarda direnirken bakın ne oluyor: CHP’yi içerden elma kurdu gibi kemiren ve yemeye çalışanlar var: Kılıçdaroğlu ve şürekâsı.
Utanıyorum, hepsini tanımış, dinlemiş ve birlikte olmuş olmaktan. Hatay Belediye Başkanı olma hırsı aklının önüne geçmiş Lütfü Savaş, geldiği yeri özlemiş olmalı ki kendisini yıllarca başkan yapmış bırakın partiyi, seçmenine ihanet ederek CHP’yi mahkemeye veriyor. Partiden çıkarılmış olmanın intikamı içinde yanıp tutuştuğu için parti içi iktidarın değiştiği kurultayı iptal ettirmeye çalışıyor. Hadi onun ki küçük adam küçük koltuk ihtirası diyelim, insan bu çiğ süt içmiştir diye yutkunalım.
KILIÇDAROĞLU VE FANLARI
Ama Kılıçdaroğlu’na ne demeli?
Filmi geriye sarıp düşünüyor insan ister istemez. Yoksa Deniz Baykal’a kaset skandalını planlayanlar arasında mıydı?
Bir oldubittiye getirilip paldır küldür partinin başına geçtiğinden beri performansını sorgulayınca Kılıçdaroğlu şimdiye kadar ne kazandı, ne kaybetti?
Girdiği hiçbir genel ve yerel seçimden başarıyla çıkamadı. 13 seçim kaybetti!
Pek çok hayati önemdeki kararı tek başına aldı ve partisini ve seçmenlerini buna uymaya mecbur bıraktı. Büyükerşen’in aday olmasını beklediğimiz başkanlık seçiminde kimseye sormadan karşımıza Ekmeleddin’i çıkarıp mecbur kalıp oy verecekler dedi, millet öfkelendi oy vermedi, kaybettik. Erdoğan’ın adaylığına itiraz etmedi. Aralarında ne döndüyse Muharrem İnce’nin yok olduğu gece kendisi de yok oldu? Referandumda mühürsüz oyların sayılmasına itiraz ettirmedi! Sokağa çıkmamızı önledi. Ülkenin rejimi değişti, atı alan Üsküdar’ı geçtim diye övündü! Aynı zarftan çıkan üç oydan birini saymadılar, ona da sesi çıkmadı! Neyse ki halkın, seçmenin ferasetiyle İmamoğlu ikinci kez fark atarak seçildi de İstanbul’u geri aldık.
ADAY OLDU, YİNE KAYBETTİ!
Ya Altılı Masa felaketi?
Son dakikaya kadar aday olmayacağını açıklayıp bir başka hain, Meral Akşener’in sandalyeyi devirmesiyle ve etrafının doldurmasıyla kendisi aday olup kaybetti! Girdiği bütün seçimleri kaybettiği gibi bu seçimi de kaybetti! Üstelik de kazanıyorum diye hepimizi gaza getirmişken!
Yetmedi, bitmedi, parti içinde muhalefet bayrak açıp kurultayda Özgür Özel başkanlığa aday olup kazanınca kavga kıyamet koptu. Delegeler böyle istedi, hayırlı olsun diyerek efendi gibi evine çekileceğine birkaç koltuk sevdalısı milletvekili ve yağcının gürültüsüyle sinsi planlarına alet oldu. Kurultayı iptal ettirip tekrar başkan olmak için onların oyuncağı oldu ve sonuç olarak nefret objesi. Ecevit’ten sonra CHP’nin en başarılı başkanı olarak 20 saat çalışan Özgür Özel’in enerjisi ve başarısıyla çalışmasına katkı sunacağına Cumhur İttifakı’nın ekmeğine yağ sürerek Kurultayı iptal ettirmeye uğraşanların peşine takıldı, hayal kuruyor. Sonra da bana hakaret ediyorlar, linç ediyorlar diye şikâyet ediyor. Ama sen de sinir uçlarımızla oynamayı bırak da şu hukukun yerine entrikanın geçerli olduğu ortamda pişmiş aşa su katma. Kimin yanındasın? Seçmenin mi, bir avuç çıkarcının mı?
YA DİSK?
Düşmanın attığı bıçaktan çok dostun attığı gül yaralıyor insanı. Şimdiye kadar emekçinin yanında olduğu için hep bizim de yanında olduğumuz DİSK, İzmir’de CHP’li Belediyenin önünde şımarıklık gösterisi yapıyor. Asgari ücrete itirazını yüksek sesle duyamadığımız DİSK’in sendikacıları İzmir’de CHP’li belediyeye kaplan kesildiler, greve gittiler, sokakları çöple doldurdular. Emekçinin hakkı insan gibi yaşamaktır, eyvallah. Ama örgütlenemediği AKP’li belediyelere çıt çıkarma, sanayide sus pus ol, sonra nasıl olsa bize karşı çıkamaz diye belediyeden veremeyeceği parayı iste. 90 bin lirayı kim nerede görmüş? Şimdi de kalkmış emekli ikramiyesi az diye meydanda gösteri yapıyorlar. Emekli ikramiyesi biz emekliler savunuruz, siz İzmir’de grevi bırakın.
BELEDİYE BAŞKANI ÇÖP TOPLADI
İzmir Belediye Başkanı Cemil Tugay, gece sokağa çıktı, Bornova, Bayraklı, Gaziemir ve Narlıdere Belediye Başkanları ve İzmir halkıyla birlikte meydanlarda biriken çöpleri topladı. Bu grev kırıcılığı değildir, dışardan parayla işçi mi tutulmuş? Ama DİSK Genel-İş 2 No’lu Şube Başkanı Ercan Gül ne yapıyor? Başkana ve halka “geçinemiyoruz” diye engel oluyor. Ekmeğini koruyormuş, senin ekmeğin kaç para? Yetmiyor, istediğimiz parayı alamazsak AKP’ye oy veririz diye tehdit ediyor! Yok artık: Bizi sendikadan soğutmayın. Belediye Başkanının önerdiği son teklif 71 ile 88 bin tl arası! Daha ne istiyorsunuz? Bundan önceki dönemde saçma sapan bir prim hikâyesi varmış; hasta raporu aldığı halde işe devam eden işçiye prim veriliyormuş! Bak sen? Demek ki hasta değilsin, hasta olsan çalışamazsın? Kafana göre doktor bul, rapor al, işe gel çalış ve ekstra prim al. Bu ve bunun gibi maddeler yüzünden, ek kazançlar yüzünden çıkıyor asıl kavga. Başkan “Belediyeyi batırtmayacağım” diye direniyor.
BELEDİYE İSTİHDAM KAPISI
Ve ortada bir gerçek daha var ne yazık ki; İzmir hep CHP’nin elinde olduğu için bir istihdam kapısı olarak görülmüş ve gereğinden fazla eleman alınmış. Bu AKP’nin belediyelerinde de var, orada da aynı soyadı taşıyan kişilerden anlıyorsunuz sülalenin belediyede çalışır gözüktüğünü. DİSK bir an önce İzmir’de tepki çeken bu gereksiz taleplerinden vaz geçip kamuoyu önünde sarı sendika durumuna düşmemeli.
DİSK’in, Genel-İş’in CHP’li İzmir Belediyesi’ne gösterdikleri performansı AKP’li belediyelerde ve özel sektörde de görmeyi bekliyoruz!
Şurada rejim elden gitmiş, ölüm kalım mücadelesi yaparken bütün belediye başkanları hapse atılma tehlikesi yaşayan bir partiye bir de siz taş atmayın.